Go Out Of Comfort Zone’23

Go Out Of Comfort Zone’23

See who you are, how others perceive you, values of yours not visible to yourself, putting mirror to see your scale, be cool, believe in God and yourself, trust instincts, realistic approach etc……..Mature chapter of my professional life….expectations. monetizing all experiences , be a man for your priorities, negotiation is life!

Baktım da su aklıma cok yattı: Arkasında 40 itin havlamadiği Kurt, kurt degildir…Son 7 yılıma bakıyorum, o kadar çok primitive veya primat akli ile bu sirkette sursive edebilen veya etmesi kimsenin gozune batmamis insanla karsilastim ki sasiriyordum ve insanlari calismaya ve dogru olan icin calismaya ve aksiyon almaya zorladigimda herkesin bunu anlamasini beklemistim. Ama tecrubem bu insanlarin arkadan dolanarak (kimse yuzume cıkmaya cesaret edemiyordu veya belki o kadar donanımlı degildiler) benimle mucadeleye girdiler ki…sinsilik, kaypaklik veya iftira ile yol almaya calismak benim mucadele ettigim sey haline geldi.

Donup bakiyorum, insanlar basaridan korkuyor, basarilari icin ne yapmaları gerektigini dusunmekten aciz, calismak istemeyen ve calisinca da kole gibi calisip korku icerisinde ama arkadan hainlik yapacak kadar da assagiliktilar. Bu durumda kimden dostlar secmelisin diye dusundugumde de secebilecegin dostun olmadigini, dost olanlarında, benim karsimda hedefim olmama sansini, bir sekilde benle olan yakinliklari ile savusturmus ve bana yakin durup bundan kendilerine fayda saglayanlar oldugunu goruyorum. En yakın dedıgım kisi dahi, sartlar ve kosullar degistiginde kendi cikarları icin pozısyon alabiliyor…ama korkuyor ama belli etmeden ama biliyorum….bunun icin kizmaya gerek yok, cunku we are not friends, we are just doing business. Ben onlari kullandim simdi de kafamda iyice oturmali….ben yeni bşr oyun ve yeni kosullara gececegim ve geriye donup gecmisi ozlemek veya gecmise oykunmek degil dogru olan. Yeni durum ve yeni kosullar ve adaptasyon gerek. Darwin i hatırla. Kamufule ol, yeni KPIs ve yeni kosullar ve yeni kimliklere gore degis bir uctan bir uca. Artil eskik cikar birlikleri bugunun confict of interest i olabilir.

Dagildik cok. Simdi loyal olmam gerekenler farkli, pesinden kosacagim hedefler farkli olacak. Once kendimi ve bana loyal olanları ve beim loyalty mi hak edenleri onceliklendrmeliyim. Oyle de olacak. Otesi detay sadece bana. Eski desfter bu yazi ile kapandi.

Ne istiyorum? Basitce ve icgudusel….comfort zone….bir corporate a girip ilerlemek. İs assagi yukari belli, benefit ve sartlar da oyle. Ama gercek olan 2 yil hadi 3 yil, sans yaver giderse 5 yili gormez, bir degisklik daha olacak ufukta. Ama Dubai payroll oldugundan, son gelmeden hikayenin baska bir multinational a gecerim. Bu bir plan. Ama once teklifi masada gormem gerekiyo. Bunun icin calisacagim, sanki tek istegim buymus gibi. Dedin ki Tansu, iki aday var ve o kşsş ile mucade eedecegim. Ederim ve basaracagim, ama guzel olan teklifi masaya aldiktan sonra bil ki pazarlik baslayacak. Ama once ne kadar istedikleri satici oldugumu bir anlamalilar. Hayırlısıolsun.

Ne istiyoum, Fazil Hocanin dedigi gibi, danisman olarak satis yonetim ve trasformasyon konularında calismak. Az ama oz is yapmak istiyorum. Jacob un bana cok iyiligi dokundu. Bu tarafta onu yuzustu birakmam, ama onunlada masada bir plan ve teklif uzerinde konusmaya baslamam gerek. Su an Christmas holiday var ama ayin 5’i gibi konusmalara devam edecegiz. Kısmet bunu da analiz edecegim.

Ne istiyorum, Rifat abi ile konusuyorum. Mumin in bana cok ama cok destegi olmustur hep. Onu uzmek istemem ama ben bir sirket sahibi degil ben oranin GM si olarak calismak isterim. O sebeple Rifat abinin bunu dusunmesi gerek. Burada bana ne acabilir anmamiz gerek. Kismet olur mu olmaz mi bilmiyorum, ama durum bu.

Tarkan iyi niyetli ve bir resim ortaya koymaya calisiyor ama o taraf dursun biraz. Mert ile Ozkan’i unutmayacagim ve Husnucum seni 🙂 Okan her daim yanimdaydi. Demisler ya bana nasil dustun dıye soracaginiza bana agactan dusen birisini bulup getirin. Okan, Adem, Tolga! Cok tesekkurler. Iyi ki varsiniz. Beklentim zaten yuksek degil di ama kimin nasil duracagini bilmiyordum, iyi oldu. Erol, kactin ya yada kacamak kaldın ya, o da tamam. Belki deseydin, olm sen bize yuk gelirsin 🙂 Mesut delikanli adamsin olm! Saol. Funda gercek arkadassiniz. Halil abi de sen de oyle.

Dondum Evren ve Erhan! Herseyi konustuk, acik acik ayni Kutlay gibi. Riskleri biliyoruz. Ben bu isi yapabilirim diye dusunuyorum. Gozum kesiyor. Hic intikam istegim yok, hic kızgınlıgım olmasın diye ugrasiyorum. Hic beklenti yuklemiyorum. Ama ben bu isi yaparim, yapacagim ve istedigim sekli ile resmi degistirecegim. Degisecek. Sadece zaman, sabir, akil, bilge olacagim. İstek olacak, mucadele olacak ve istedigimi alana kadar saglam duracagim.

Bugune kadar boyle oldu, yine oyle olmaya devam edecek. Sakin olacak, kızmadan sabırla ilerieyecegiz. Birerbirer…usul usul, yavas seri adimlarla saglam basarak bu hayatta….

Texas Hold’Em Poker ve GO oyunlarını akıllarımızdan cikartmadan. Alani kontrol edecegiz.Musteriyi kontrol edecegiz. Bilgiyi kontrol edecegiz. Bunları kontrol eden herseyi yonetir.

Once savasacagin alani secmelisin……sonra kazanacagin savasi secmelisin…..sonra pazarlik edeceksin…en guzel zafer savasilmadan kazanilan zaferdir…

P.S. Buraya bir time capsule koymak gerekiyor. Belki buraya tekrar donulup bakildiginda onumuzdeki Haziran ayinda veya Temmuz, olan kaygilar farklilasmis, su an kaygi olan seyler anlamsizlasmis, ve komik veya tebessumle hatiryacagşmiz seyler olmus olur. İnsallah oyle olur ve sagligimiz, huzurumuz, dinginligimiz daha da iyi olur ve kizimiza iyi bir yasam saglıyor oluruz.

Alper

Tuzla-26 Aralik 2023

(Denemeler-2023)Ne guzel bir gune basladim…uzundur olmamisti

(Denemeler-2023)Ne guzel bir gune basladim…uzundur olmamisti

…..surekli bir bocalamam vardi…bir sekilde hayatta karsilastigim sorun ve problemlere care bulmak ve kalici olarak adreslemek hayatimin da isimin de kendisi olmusken, cok garip, yasadigim hayata care bulamiyordum ve istedigim sekli ile gitmemesi icin tum gezegenler ayni hizaya gelmesin diye sanki ugrasanlar vardi. Bir hayat ona ortak olacak bir kadin olmadan anlamini kazanamaz ya, ben de bu tecrube ile mucadelemi bu yapida veriyordum. Yol karisikti, ben, karakterim, yonetis seklim, kadin, karakteri, yonetis sekli, onun tarafi benim tarafim, ona dahil olanlar, korkulari, edilen tehditler, onlari ne kadar ciddiye aldigi vsvs uzerine benim tecrube eksikligim belki vicdanim belki kiz ile ilgili konularda daha intoit olma istegim, kucuk aile olmanin getirdigi yalnizligi tolere etme istegim, erkek olmanin getirdigi sahip cikma ve bolgeyi olasi risklere karsi koruma ve doldurma istegi hatalar yaptirdi. Ama guzel olan hata ise hatayi kabul etme, veya daha iyi yonetebilir miyim sorusuna cevabim var ise o sekilde ilerleme yonunde kararlar alabildim. Ufakta olsa tefek te olsa gizledigim sakladig8m seylerin zararini gorup, bunlari aciklikla konusma ve boyle kucuk sirlardan kacinma istegim ile herseyi acmaya ve kavga cikma pahasina anlatma yolunu sectim. dusundum ki, acik olursam taktir gorur7m, ortak akil ile hatayi yapmadan onler alternatif ortaya koyar ve oyle ilerleriz. olmasi gereken de normal insanlar da boyle olur ya olmadi. zaten saygi duymadigim ve bir faydasinida gormedigim “sen sunu yaptin ben de bunu yaptim” diye karsilikli hatalari dizdigimiz ve sonsuza kadar cevapsiz birakarak sineye cekecegim tartisma ortaminda hemen karsi tarafin yaptiklarini soylemeye baslayinca zaten deliye donen, empati yapmaktan ozurlu, surekli kendini victimize eden ancak ve ancak ici, karsisindakin8 oldurunceye kadar hirpalayinca soguyan, az biraz mental ozurlu bir karsi taraf olunca, dur7m bambaska noktalara gidiyordu. Hersey alev alev tartisilirken bir anda dur tamam iknayim, icim sana kaynar denmesi de durumu daha da zorlastiriyordu. Gorunen o ki d7nyanin en mukemmel kisi olmadigim ortada ancak, iyi ve sadik olmak dendiginde ve bunu istiyor isem oyleydim. Ve kendime dedim ki buna dege4 ve bir gun dahi olsa bir yanlisim olmadi, cok degiskenli bir dunyada genel konu ile durusumun merkezi de ve oraya halel getirmeden hayati yasamak?! daha dogrusu yurutme cabam oldu. Pek cok sebep vardi oyle olmasi icin ve bu lari tumden kabul ettim, ve ona gore bir ik8nc8 kimlik ve ikinci bir hayat ve ikinci bir kisilik sahibi oldum. Ama geldig8m noktada ne mutlu oldum ne de hayallerime yaklasabildim. olan biten hersey, bir buyuk salkim soguk agacin8n altinda o agacin erken yazin hafif tebessum eden ruzgarinda, once Jabbar’in Hep olsan sarkis8 vardi once, simdi ise ayni sogut dallari benzer meltem ama simdi ayagimdaki sogukluk, gogusumdeki hazmedemedigim lokma kizimin “baba! benim annem nerde?” sorusu ve nanny’nin yastiklari birbirine vurarak kurtulmaya calistig8 dokulmus yapraklar ile olan mucadelenin hakli sesi, Ne degisti demeye korkar olmust7m, cok sey, mevsimler, taslar8n uzerinde tutan yosunlar artti, hayati hic durmadigi yerden mucade ile ilerletmek icin cabam, eklentiler ve cikanlar….. ama yola cikisimdaki niyet degismese de “bu evde hayat, sen kahkahalar, mutluluk ve yasam olacak” dedigimden aciga dustum.

babam gitti, evimin sevdikleri yaslaniyorlar ve onlarin olumu icin guc topluyorum hem de bahcem de yer….. biliyorum zor ve gozyasim dolu gecelerim olacak ama onlari asacagim, ama hayatimin gecbaharinda sermayem daha da degerli geliyor gozume ve ne yapt8m ben diye sormak aklima dahi gelmese bile, nasil oldu yahu diyorum, yasli amcamin pismanliklari ile hatirladigi genclik hatalarini az biraz nuktedan sekilde anlatirken sigarasindan bir nefes cekip gulumsemesini goruyorum kendim de. Oldu ya oldu ise, ben hala tolere eder ve yonetir8m derd8m ama, uyudum uyandim bahcede, elim telefona telefonda da sabahki olanlara gitti gozum de elim de kalb8m de….bak ne olmus….demis ki soyle oldu boyle 9ldu, sinav vsvs bende gormusum 2 saat sonra anlatmisin kizi olani biteni o da ilgilenmis kendin8 anlatmis….ben de kaygilanip aramisim yazismak yeni konusmak ic8n…o da acmamis ama yazmis annemle konus7yorum 09:20 :))) sonra “du cnm” demis…..iste o an benim radarima takilmis…bilir 9 neden diye sorarsaniz…sonra uzun surmus ama demisim ki “sen basitce yalancisin” demisim……gercekten de sonrasin yalan soyledigini kabul etti ama s7nla4 soylenmis arada gecen zamanda “ sana tek bir yalanim yok” demis,,,evet bu dogru, tek yalani yok…. 😉 “ben dogruyu soyluyorum” demis…”ve guvenini bugune kdr hakettigim bi adamin bana guvenmesini istiorum” demis 😉 “Bana guven”,”ben dogruyum”, “ben tamamim”, “hic bir zaman hata yapmadim sana” falan filan….. ne oldu…ekranini ak ve gormek istiyorum annenle k9nust7n mu diye….ne oldu biliyor musunuz…..oyle panik yapti ki…..oyle buyuk bir oyunun altina girdi ki becerisin8n ve yetenegin8n ve istegin8n otesinde arka arkaya sacmaladi….alelacele annesini evine otoparka gitti sanki ders calismk 8c8n annesine gidiyormuscasina…..oysaki kizi hastaydi…ardindan sabahin kor7nde print out almak uzere kirtasiyeci bpariyormus gib8 yapti, zavalli annesini arayip, bana da cevap olsun duye, annesini aradi ( konusuyorum demist8 ya) zavalli kadina pr8nt our nerden alabilirim diye sordu :)) o kadin da kirtasiye tavsiye etti…..uzerine acilen yazismalarini sildi eskielbezi ile olan, varsa o”asi suphelileri sildi uzerine arama kayitlarini sildi…..bu yazdiklarimi gorseydin “hayir” derdin ama senin artik ne hayirin ne de evetinin hukmu kaldi benim yasadig8m dunyada. ez cumle ded8m ki hadi su gercegi basitce bana anlat da ben de sana “senin sozun ve senin durusun tamam benim ic8n “ diyeyim ded8m, o ise artik neyin dogru ney8n yalan oldugunu karistirmis ve ortamin sarhoslugunu yasarken en kolay8 secti ve dedi ki budur digru ve final hikaye. Biliyor mus7nuz, bir soz soylerdim ama cok kizdi ilk dedig8mde, “birisinin akli ile dalga gececek iseniz, referansin8z kend8 akliniz olmasin” diye bir soz. Bunu soylemeyecegim ama sunu hatirlatacagim.

Ben hayvanatbahcesinde buyutulmus bir aslan olmadim hic. 17 yasimdan beridir vahsi dogada yasadim ve icgudulerim keskin, cenem de kaslarimda degme aslanin belini kiracak kadar kuvvetli. Bilirsin sen bunu. Ve seni sevmem ve ozenim, senin orayi hak etmenden cok senin oraya gelmeni istememden di. O hayvanatbahcesin8. steril ortaminda karsilakstigin kagittan kaplanlari ellerinden disiler8 alinirken sadece gozleri kan canagina donerken, ben oyle olmazdim. senin ne yaptigini ve mas7mca ney8 basarmaya calistigin8 biliyorum, unutma ki oglan8in gelisi ve onu gorememen zaten garip ardinda hikaye beklenmes8 gereken konuydu. Bu bile olsa, bu anlasilir ve benim anlayis gosterebilecegim seyken hem bogazina dizilmesi hem arkana bakmadan oyle alcaltici sekilde bir top yun yumagi gibi oynaniyor olman ve tirnaklarini kedinin istedig8 kada4 batirirsa batirsin yapabilecegin tek seyin yuvarlanmaktan oteye gitmedigini gormek ben8 uzdu. Ne demistik “iki olan cok olur” , ben simdi sana baktig8mda ne gormeliyim…..dun gordugumu mu yoksa bugun yuvarlanan az tecrubesi ile sagdan sola soldan saga yuvarlanan, yollarda nereye gittigini bilmeden krizi veya sok u veya paralize olmus beynini dusunme’ icin tekra4 ilistirmaya calisan bu zavalliyi mi gormeliyim.

Simdi basladim yeni bir paragrafa, simdi baktiginda bir evvel ki kartlar dagitildi, blofler cekildi ve kartla4 acildi. Sanir8m kasa kazandi, senin kazanmadig8na eminim, ve ben de ne kazandiysam da kazanmis hissetmiyotum. Simd8 eller8 tekra4 dagitiliyor, ve ellerimizde yeni kart seti gececek, ortadaki kartlara bakip en iy8 kombinasyonu cikartmaliyiz. Ne onerirsin? Ben eski eli oynamaktan cok sikildim. Eski beklentiler, stressler ve eski hastalikli habis urlar ile ugrasmaktan da cok sikildim. Daha iyi oynayabilir misin? Bilemiyorum. Arkadan croupier bagiriyor….”bets please”…..aaa farkediyorum artik poker oynamiyoruz….anliyorum ki rulet oynuyoruz….ve zaman cok dar, topu spin ediyor, en az uc defa donecek 9 top ve birazdan duyagiz “no more bets”…..simd8 soru su: 00 veya 0 oynamaya deger mi?

Bakiyorum son 3.5 yildir hic gelmemis….deger mi? deger mi 00 veya 0 a oynamaya? Deger mi sana oynamaya?

……….. duyulmak uzere……sessizlik var…duyulacak croupier ‘in sesi…”no more bets!! please” ve eli uzerinden gececek sanki havayi kesen bir bicak gibi rulet masasinin uzerinde …sagdan….sola….. soyle degecek mi? dogru ile baslamaya deger mi?

dogru ile baslamak mumkun mu?…..

Wolves – Unknown Place /Unknown Date 2023

message from the brother at milestone

message from the brother at milestone

Canım arkadaşım Alpim,

Bugun genel müdür olduğunu öğrenince inanılmaz gurur duydum ve öylesine mutlu oldum ki.

Birisiyle olan anıları illa o yitip gittikten sonra hatırlamak mı lazım? Bence öyle yapmamalı artık. Sık sık hatırlamalı. Ben o an hatırladım. Senin Bilka Siemens hp deki disiplinli ve azimli çalışmanı iş yolculuğunu uzaktan aralıklı bölümlerle takip eden biri olarak Allah’ın senin bu çabanı karşılık bırakmadığını görmek çok güzel. Takım elbiseleri çekmeler, team meetingler, sabah uçaklarına yetişmeler. Sürekli bir azim… İş disiplinin ve azmin benim için de bir örnek oldu bunu söylemek de sitedim.

Adonis

Ve o kadar çok yaşanmışlığım olan birisinin şimdi bu noktaya gelmesi. Sanki bizim mahalle takımı şampiyon oldu. Ve bu kadar çok anı biriktirdiğim, ((bekar zamanlarımızdan senin evli zamanlarına, askerlik sonrası bana kapını açmalarına, bitime tezime yardımlarına, 56K dialup modem seslerine kadar bir çok farklı şekilde hatırlayabilirim senle arkadaşlığımı) Her birisi öylesine değerli anılar ki.) bana abilik yapmaya çalışmış ve hem abi hem arkadaş da olmuş, aynı zamanda Porto Riko için aklına gelebilecek bir arkadaş olarak görmüş birinin şu anda ulaştığı yeri gördüğümde hissettiğim kelimelere sığmaz inan. Yani şampiyonluk sonrası devrik cümleler kuran sporcuların konuştuklarına benzediyse yazdıklarım, mutluluğumdandır. İleride derlerim ama sen de zaten oradaydın bu arkadaşlık anılarını biriktirirken. Ne anlatmaya çalıştığımı anlamışsındır. Allah yardımcın olsun seni utandırmasın, hak ve hukuktan da ayırmasın, içindeki o domates biber yetiştirmekle mutlu olan, filmleri beraber seyretmeyi seven, büyüdüğü toprakları hala içinde tutan halini unutturmasın. Sevgilerimle, Adnan

Racal HSM and 56k Modem
Muzaffer Bey

Anlik değişen kosullarda mücadele icin plan yapmak….

Önce ülkeye dondum ama hersey çok ama çok ince başladı. Ilk 2000 de ise basladigimda boyle birey yoktu ama 2001 gibi idi sanırım Barbaros beni account manager yaptiginda (hatta o zaman bile naif idim) bir gün dedi ki “Alper tüm Am’las birbirinin rakibidir…..” devam detay bende kalsın dediğimde hersey başladı. Isa almak, kazanmak, başarmak, yönetmek, güçlenmekteyiz diye baslayan bir sure….hakkimda iki şey söyleniyordu. Ilki bu adam onun kulahini buna bunun kulahini ona takiyor, isini bilir derlerdi ama altında ufaktan bir yıpratma çabası ve kiskanclik hisseder gibi oluyordum. Ovmekten çok yermeye….Ikincisi ise bu herif farklı…o bakiniz çok iyi olacak iyi yerlere gelecek…burada ise kendimi daha hakli goruyordum yöntemlerim icin. Benim cevabım ise hep, varsa bir yanlış durumumu lütfen ortaya koysunlar, ki bilelim. Insanlari push ettigim, zorladigim ve istediğimi yapmaları konusunda baskiladigim söylendi, oysa kendi açımdan, kemikleşmiş aliskanliklari ittirmeden zor kullanmadan değiştirmekteyiz mümkün umuyordu ve gördüğüm ve tecrübe ettigim ise, gercekten cogu kural diye önümüze konan seyin gercekte sadece aliskanlik, tembellik ve comfortzone’dan çıkmama istegi oldugunu goruyordum. Tabi ki bu bana maruz kalan insanlarda memnuniyetsizlik yaratıyordu. Bu da etrafımda benden hazzetmeyen insan adetini arttırıyordu. Inancim ise, basarili oldukça ve insanları basarili ettikçe benim pesimden gelecekleri idi. Ki bu durum goreceli olarak dogru cikti, cunku bana inanan etrafımda kenetlenmiş bir grubu oluşturdum ama tabiki akıntıya paralel yüzmekteyiz isteyen oncalarinin oldugunu unutmamak gerekiyordu. Dedim ki zaman içerisinde tek yakalar insanları birer birer yanıma çekerim dedim. Bunu da pekcok kiside ve yerde başardım diye düşünüyorum. Ama hala gidecek çok yolum var, bir de cenem yüzünden çok çektiğim kısımlar var. Neyse çözeceğiz her durumda.
Bugüne kadar, yaklaşık 20 yılda çok GM adayı gordum. Tugrul Abi, Serdar Bilecen, Hakan Ariturk, Resan, Levent Iskid, Zeynep, Tayfun, Murat Canturt vsvs. Belki Tayfun hariç, tümü icin GM icin doğalar aday denmişti ve belki succession planlar yapıldı. Ama ne oldu ise, herbiri yolun basında veya ortasında oyundan düştüler veya yollarını şirket disina yönelttiler. Tüm bu case’lere baktigimda ortak konunun, gerçeklikten kopma, asiri kuvvetlenme, güç sarhoşluğu, hersey kontrol ediyorum dediğin anda en zayifladigini görememekti. Gaza getirmek isteyen ” abi ne zaman gidiyor Sahin veya Mehmet veya Serdar veya Gungor” dediklerinde evet diye baslayan ve bu isin sonrasında ben olacağım dediğinde kendini o akıntıya kaptirmis oluyordun. Boyle oluncada ” Erken öten horoz…” durumuna duruyordun. Ayni tuzaklar hem dışardan hemde kendi is arkadaşlarım arasında da bana kuruldu, ama ben kendi kendime sorduğumda Gungor abi’nin artik gitmesi gerektiği konusundan çok emin olamıyorum. Ilk yıllarımda zorlandigimi söyleyebilirim, hatta benimle ilgili belki onu yönlendirmiş bile olabilirler. Hatta ondan aldiüim feedback’leri düşündüğümden baya birilerinin hakkımda ileri geri konuştuğunu düşünüyorum. Ancak şansım da yaver gitti belki, JK’un da bölgeye gelmesi ile bana gorev vermesi ile onunda düşüncelerinin değiştiğini düşünüyorum. Önce her yaptigimize sorguluyor, beni siki siki takip ediyor, hatalarımda beni belki digerlerine oldugundan daha sert uyarıyordu, sonrasında kredi vermeye başladı, ve umuyorum onunda guvenini kismen de olsa kazanmisimdir.
Gungor abi ye baktigimda ondan öğreneceğim daha çok şey oldugunu düşünüyorum. Ancak bir hafta evvel duydugum onun Oracle’a gidebileceği konusu, beni bir miktar paniğe sürükledi. Su an Satisin tümü uzerinde hakimiyetim var ve Kanalı kullanıp her konuya dahil olabiliyor ve şirketi istediğim yonde geliştirmeye ve daha rekabetçi ve hirsli olmak konusunda yonlendirebiliyorum. Ve bunları yaparken de olabildugunde eksik olan collobration, inclusive olma, respect, calm, cool, open for feedbacks, anter management gibi yılların konularını adresliyorum, ayni sekilde akıllarda olan perception’lari sekillendiriyorum. Bunu yaparken Idil bana çok yol gösterici oluyor. Hal boyle iken Gungor agabeyin is değiştirmesi beni hızlı bir MD selection surecine sürükler ve bu surece istediğim gibi hazirlikli olmaz miyim? diye korkuyorum. Johannes’in DACH’a gecmesi, yerine yeni MD’nin kim olacaginin net olmaması beni biraz strese yapıyor. Buyuk ihtimalle Gungor beyin, Idil Hanimin, Johannes’in, Sebastian’in ve diğer yonetim ekiminin biraz daha az olsa da destegini alırım ve hatta election processing olmadan bu rolu alırım gibi hissediyorum. Ama yine de hazirlikli olmak istiyorum. Bu 2018 e baslarken insanları cesur-durust-takimdas-denemekten ve hata yapmaktan korkmayan-hirsli-kazanmaya istekli ve kaybetmeyi kabul etmeyen- sorumluluk alan-fazlasi icin savaşan bir takim olmak icin commit dolmuştu. Bu tarafta kendi takımlarından baslamak ile heryere etki ederek çok yol aldım diye düşünüyorum. Kismet olacak ise PN, GSD, Operasyon, Aruba ekiplerine de bu anlayisi asilayacagim ve hatta Ankara ekibi icinde hedefim ve enerjim oldugunu düşünüyorum. Ama sadece bu olası erken exit senaryosu patronun beni strese etti. Biliyorum bir big picture çizip, legendary plan’i extend edip, aksiyonları ve timecapsule mantiginda 2025 HPE’yi kafamızda hayal edip o yonde bir plan ortaya koymaliyim ve execute etmeliyim. Ve bu yolculukta Yasemin’in Tolga’nin, Mehmet’in, Eda’nin, Mert Agabeyin, Eser’in, Hande;nin Mustafa Altuntas’in, tabi ki Merten’in ve pekcok arkadasimin bana çok faydası olacaktır. Bunu koordine ve organize etmeliyim.
Bu gorev icin hazırladım kendimi, gücüm, akil saglıgım, enerjim, istegim, yeteneklerim var, avantajlarım var, bitmeyen enerjim var. Allah saglik verdigi surece bu takimi ve şirketi, Turkiyenin en agresif, basarili, her zaman heryerde, basarili isi kaybetmeyen, isi geliştiren ve herkesin pesinden geldigi ve onu izlediği bir şirket haline getiririm. Clever-Creative-Aggressive mantıki ile başladım, TeamSpirit-Bold-Couraged-Inclusive-Trustfull-Committed-Loyal ile genislettigim bir is yapis yöntemi oluşturduk oluşturuyoruz.
Söyle baktigimda, iyi bir plan koymam gerekiyor. Yapacagimiz workshop sonrasında Zeynep ile oturup calışma prensiplerimizi takim arkadaslarimin burada calismaktan mutlu olmaları icin buraya benim gibi kendi evleri gibi hissetmeleri icin gerekli itemlari netleştireceğim. Uzerine alana baski, adam adama mücadelenin ayni anda olduğu, her zaman bir adim onde, yönlendiren çekip goruren mantıki ile bir modeli dokumante edeceğim. Bunlar oldugunda da beni secmemeleri icin sebepleri koyup onu da elimine edecek bir calışma yapacağım. Beni secmeleri cin ise olacak sebeple çok ama çok kuvvetlendireceğim. Yaparım!!! Yapacağım!!! Ilker’in lafı ile kutsal yürüyüş devam ediyor ama hedefi bulması icin elimden gelenin en ama ennn iyisini yapacak ve gerisini Tevekkul edeceğim. Inancim basaracagim!!!! Allah yar ve yardımcım olsun!

Hayramcam, Mengene, Zaman, Degisim

Hayramcam, Mengene, Zaman, Degisim

 

Elif Amerika’ya gitti, kız yukarda oyun oynuyor ben dışarda oturdum önce cay ictim simdi Eda’nin getirdiği viski ile puro iciyorum. Bahceye baktigimda 6 yıl evvel Elif ile ilk aldigimizdaki halini hatırlamaya calisip şimdiki haline bakıyorum bahçeye. Yaza, bahara uyanıyor bahçe, tmm ağaçlar ufak ufak uyanmaya başladı, aklımda arkadaki asmaların büyümesin icin bir düzenek kurmak geciyor, bir yandan da komsulara ayıp olur mu diye düşünüyorum ama çok sorun olmaz sanirim. Sonra bir anda aklıma düşüyor on tarafa diktiğim ağaçlar ile visne, trabzon hurması, nektarin, zeytin, nar falan filan derken kucuk bir ormanın ilk adimlarini attım sanıyorum, arkada ise cinar, somut, cevizler vsvs zaten yazin çok güzel oluyor.

Sonra aklıma çocukluğumda Hayramcamin bagi ve bahçesi dustu. Kaç yasimdaydim hatırlamıyorum ama bildigim 4 yaşımdan 17 yaşıma kadar yazları bolbol vakit geçirdiğim bahçe geliyor detaylıca. Aslında detaylı diyorum ama hatırlamaya calistikca icime gercekten bir acı saplanıyor desem edebi olmak icin degil hissimi anlatmak icin uygun düşüyor. O bahçeyi hatırlıyorum, haziran 1 dedik mi karnemizi alır hemen amcama giderdim, cuma günü olurdu hep. Karne ile baslayan Konya da baharın baslamis olduğu, tamami ile yaza hazirlandigi Haziran 1 ile bahçede oyunlarım başlardı. Birbiri ardına dizilmiş onlarca yüzlerce baa bahçe sadece aralarda sinir icin oluşturulmuş menderesler olurdu, yola çıkmadan patikalardan kilometrelerce (yada benim cusseme kilometrelerce gibi gelirdi) giderdik. Bir tarafta Ucakli Dedenin bahçesine, oteki tarafta ise Karaarslan yoluna kadar gidilirdi. Aslında Karaarslan yoluna gitmek ise agabeyim ve Hasan agabeyimden duydugum efsanelerdi çünkü gercekten orası keşfedilmemiş amazon ormanları gibi gizemdi benim icin. Anlatirlardi ama hiç gitmemiştim ve hep hayal ederdim. Amcamin bahçesinde hayat fiskirirdi! Sadece bahar ile baslayan yesillenen ağaçlar, asmalar, sebzeler ve meyvalar degil, ailem icinde hayatin fiskirdigi yerdi. Hayramcam hayatinin zirvesine ulasmis ve gucunun-yasinin zirvesinde yaşardı, her insan öyle oluyor ya. Benim gibi 45’lerinde aklına olum gelmez, cocuklarinin, Yengeyengemin, kardesi babamin ve yegenlerinin olduğu hep geleceğe umutla baktigi, onlara bir hayat yasam verdigi bir donem. Oyle diyorum cunku öyle hissediyorum. Belki o da o zamanlar benim oldugum bu yaştaydı. Babam, yıl 1984 desem 40 demek ki Amcam da 47-48. Simdi ise ben 45, agabeyim de 51. Ayni zamanlardayız. Guclu hissediyoruz, hayattan beklentimiz bir umut, mutluluk, keyif veya özetle güzel bir yasam. Sonra hayat hızlanıyor kimimiz icin kimimizde yavaşlıyor ve düşüyor.Amcamin bahçesinde su yollar vardi, özenle yapilmis bir havuz vari, havuzun suyunun fiskirdigi doğalar taslarla yapilmis bir fiskiye, tipki hükümet binasının ardında olan KayaliPark daki fiskiyenin küçüğü. Su hayat verirdi, her zaman bir gelişimden icin calisirdik, kimi zaman yeni bir kulübe yapmak, kimi zaman yeni bir sebze ekmek, kimi zaman yeni dogan buzagiyi beslemek veya olan kayisilari toplamak veya sabirsizlikla kirazların kizarmasini beklemek. Veya olacak iftar oncesi geldigimiz sofra ortusu ile dallarını salladigimizi dut agacinden beyaz veya karadut toplamak. Bazen de yengeyengem veya Hasan agabeyim ile onca ot arasından yenilebilecek dedesakali ve ismini hatirlayamadigim bazı otları toplamak. Bildigim teksen, hayat ailemiz icin yükselişteydi. Babalar anneler genc, cocuklar gelişimden caginda her yaz gecesi gece yarilarini gecen sohbetler, amcam ile babamin anlattigi hikayeler, dedemin ve koyun hikayeleri. Babannem 1982 yılında vefat etti. Yanlış hatırlamıyorsam ben ilk okula yeni baslamistim. O zaman farkında degilim ona yasatmis olabileceğim üzüntünün. Bilemiyorum, bilinçli degil ama zaman deyince bunlar oluyor. Cok acımasız hayat, ağlamak geliyor icimden. 2-3 yaşımdan beri babaannem hep benle ilgilenirdi. Kagit oynardık, “al kara maca ver karamaca” hep yenmeme müsade ederdi, ayni oda da uyurduk, geceleri dua ederdi, sarisin boylu poslu yesil gozluydu diye hatırlarım. Bir defa kizmisbim “geceleri hep arapca şarkılar söylüyorsun” diye. Nasıl hissetti bilmiyorum. Kendine has bir kokusu vardi, dua eder namaz kılardı. Hatta geyik postundan bir seccadesi vardi. Severdim. Tulbenti vardi kokusu burnuma geliyor, sevgi guven. Mestli ayakları, kınalı saçları ve elleri vardi, kusagi vardi ve tam Turkmen renkleri olurdu uzerinde. Kucukken oyun olsun diye masaya bitişik duran sandalyelerin arasına gizlenmiştim de nasıl korkmuş. Neyse, vefat haberi geldigi aksam Amcamlarda kalmisti, namazda ruhunu vermiş, isiklar icinde uyusun. Sabah erken kalktigimda okula göndermediler, ben de birey anlamadım belki de okula gitmedim diye memnun bile olmuş olabilirim. Hatta cenazede dagitmak icin sekerler alindi, hatırımda hala, annemin busesinde duruyordu en son. Sonra 1 ay babam yas icinde evde televizyon acilmadi. Belki de okula gittim diye yalnız kalmisdi babaannem, belki o da hizlandirdi vefatını. Sirti agrirdi, bana kendini çiğnetirdi, Hayramcamlarin sobasında işittiği taslari sırtına, ağrıyan yerlerine koyardı. Bazen zoruma giderdi üşenirdim çiğnemeye. Babaannemi kaybettik ama o durumu sindi daha net anlıyorum, dedimin ailesinin yükselişi bitmiş, dedem vefat etmiş, koydeki düzen bozulmuş babam ailesini kurmuş, amcam ve halalarım ailelerini kurmuş ve ucmuslardi yuvadan. Dolayisi ile güçlenme ve gelişme bitmiş dağılma baslamisti. Dedimin ailesinin durusu, baska baska ailelerin yükselişi ile devam eden degisime ayak uydurmuştu. Babaannemin kaybı ile o süreç bitmiş ama Amcamlarin, babamlarin yükselişi baslamisti. Iste benim hatıralarım tam burada başlıyor ama o zamanlar boyle yorumlamamistim. Sonra doyasıya yıllarca bu gelişmenin icinde yaşadım, bahçe hatıralarımda hep oradan. Amcamin arıları vardi, orada gordum erkek ari nedir, iğnesi neden olmaz, işçi ari savasci ari, kralice ari, sepet kovan, sandık kovan nedir. Ari ogul verdi, ogul nasıldır nasıl kovana yerleştirilir, arılar nasıl duman ile sarhos edilir. Nasılagaca asi yapılır yada asaca zift ile yaralanan yerleri tedavi edilir. Kostebek tabancası nedir. Nerden kaldigi bilinmez bir revolver-altipatlarim vardi. Herhalde Hasan agabeyimdedir su an. Pekmez ve baa bozumu nedir, sıra nasıl çıkar, pekmez yaparken puf noktası diyebileceğimiz, ayni bağın toprağından kaynayan pekmeze toprak katildigini oradan ogrendim. Findik agacini ilk orda gordum ama Konyada findik yetişmediğini de orda gordum, ilk beyaz kiraz, velilerin bahçesinde gordum. Catlayana kadar erik, kiraz, kayisiyi oradan yedim hemde agaca tırmanıp ta uzerinde yerim ayni sekilde ellerimi zift gibi karartacak sekilde karadut yediğim veya ceviz topladigim zamanlar oldu. Cevizin karaligini ceviz yaprağı ile temizlemeyi orada ogrendim. Orada yeni dogum yapan ineğin sütüne Agiz dendiğini, seker ile pek güzel 0ldugunu orada ogrendim. Hayramcam sayesinde hasretle savasi, budamaya gordum. Erkek uzum , çekirdeksiz uzum ilk orada gordum. Sanki laboratuvar gibiydi. Orada Hasan agabeyimle köprüler yaptım, su yollar uzerine. Visnenin sadece hisne suyu ambalajları içerisinde olmadigini, ve aromasını orada gordum, kendimden geçtiğim, keske çekirdeği olmasa da avuç avuç yesem dediğim zamanlar hep oradaydı.Biz gülüyor, egleniyor ve buyuyorduk tipki ailemiz gibi ama sonra farkettim bu gecen zamanlar bizleri buyurur ve geliştirirken Hayramcami zamana karsi yavaşlatıyor ve yaslandiriyor. Hayat bir geri, vikisi var, duraklaması var ve inisi var. Hersey gibi evimizi de buyutuyorduk ama yavaşlayan bir hazla. Lisede yavaşlayan ivme ile fizik dersleri alırken bunun aslanda doğanın kanunu olduğu ve heryere uygulanacagini iste 46 yaşına girdigimda idrak edebilir olacagimi bilemiyordum. Önce Atilla agabeyim (isiklar icinde uyusun) evlendi ki bu buyuk bir degisimdi ailede, sonra Yagmur oldu. Yagmur ise bana ve konumuma etkisi ile kalici hissettirdi degisimi. Ailenin en küçüğü ve ayricaliklisi konumumu ona devrettim. Artik hayramcamin torunu olduğu icin, gönlümü alsa dahi ailemizin en küçüğü ve biricigiydi. Ben o yaşımda, Alper kıskanıyor demesinler diye, kendi cocuk aklımla oyuncaklarımı ona hediye ediyordum ama icten ice uzaklaşıyordum bu mutluluk çemberinden, buna büyümektedir deniyor sanirim.

Artik yazlarımı bahçede daha az geçiriyordum zaten geldigimde de Yagmur benim zamanında yasadigim seylerin benzerini yaşıyordu. O da çok şanslı diye düşünüyorum bu tecrübeyi o da maddi diye. Hayramcami yasamak ve deneyimlemek belki bir ikimize kısmet oldu. Zaman içerisinde, ergenlik ve okul yaşamı savrulduk. Bu arada Atilla agabeyimden sonra Hasan agabeyim sonra Mehmet agabeyim, sonra agabeyim evlendiler. Eskiden her cuma cumartesi bir araya gelen ve saatlerce birlikte vakit geçiren, yaz gecelerini bitiremeyen, iftar ramazan kurban icin sürekli birlikte olan aile ufak ufak ayni düşmeyecekmiş başladı. Baska ailerler oluştukça, o ailelerin gelişimi başladı. Ilk gelişimden Yagmur ardından Elif ardandan Hayri sonra Mert arada Deniz ile son bir büyüme, devamında da her olusan ailenin kendi gelişimleri neticesinde kopmalara sebep oldu. Aynisi Babamlarda biraz farklı oldu.

Agabeyimin biraz sorunlu olan evliliğinin baslangici yüzünden hızlı bir ayrışma yaşandı. Ilk baslarda Agabeyim kopuş yaşadı ve kendi gelismine baslarken biz 4 den 3 e sustuk ve daha fazla Amcamlara bağlandık. Sonrasında Agabeyim tarafında konu cozumlensede asla aynisi gibi olmadı ve benimde ilk evliliğimin gitmemesi sebebi ileBabam ve Annem icinfarkli ilerledi. Benim Istanbulda olmam sebebi ile benim kendi yoluma gitmem, bizimkiler icin farklı ilerledi.Hayramcama döndüğümde,son hatirladigim benim is hayatin baslayacagim 1996 Ekim ayından evvel 15 Eylül’de 1 haftalık koye gitmemiz ile neticelendi.

Hayramcam, Babam. Hasan Agabeyim ve ben bizim yesil 124 ile koye gittik. Yolda verdigimiz bir molada banam ve Hayramcam çömelmiş eski günleri yadederken Hasan agabeyim sozu icimde hep kaldı. Onlara bakarak “bak bunlar bir daha ne zaman boyle olurlar bilinmez ama olum herkes icin var Alper” demesi beni hala düşündürür. Sonraki yıllarda olmadık seyler oldu, sonra ogrendik ki Hayramcamda amansız bir hastalık var ama hala mutlu biten Turk filmleri gibi bir mucize olup Amcamin iyilesecegini dusundum.

En son hatirladiklarimdan, kisa denk gelen bir ramazan bayramı icin Istanbuldan gelip Amcami zayiflamis görüp, sonradan bir anda nesesinin ve enerjisinin geldigi gunun akşamında dizlerine sicramis kanserin grisi ve sizisi gitsin diye dizlerini ovdugumu hatırlıyorum. Beni usandirmisti Amcamin bu agrilari, insanin ici yanıyor simdi bile düşündükçe. Sabahina da Amcamin kaybettik. Tam tuvalete gittiğimde cigliklari ve veryansinlari duydum ki Hayramcam’i kaybettik. Ise o zaman gökyüzü nasıl ic bunaltıcı ise hayatta öyle.

Hayat o bahçeye ve çocukluğuma asla gunesi bir Haziran 1 seklinde doğurmadı. Hayramcami özlüyorum, daha da baska ifadesi yok bu hislerimin. Amcam vefat edince onun ailesinin gelişimi, güçlenmesi ve zayıflaması bitmiş yeni yeni ailelerin büyümeleri icin meydana bizlere birakmisti. Simdi donup bakıyorum aileme, Hasan agabeyim, Mehmet Agabeyim ve agabeyim kendi büyümelerine bakarken, ben ayni sekilde kendi yolumda giderken, bize bugünleri verenler sahneden birer birer çekiliyorlar. Ne zor, oldugun yerden inmek ve başkalarına yer acmak icin oyundan çıkmak. Ayni seyi dizim Idil’e bizde yasatacak olmamız ne zor. Acaba Hayramcam ne düşünmüştü. Bu dongu çok zor, özlemek tahammülü ne zor bir deneyim. Yakin zamanda hayatıma giren bir soz: “insan hayati 3 kelime: eğer-meger-keske” çok acı tat bırakıyor agizimda, ozellikle de KESKE ne feci bir kelime. Keske Amcam ile daha çok vakit geçirseymişim veya keske Amcama sigara icirmeseymisim keske arkadaşlarımla vakit geçireceğime orda vakit geçirseymişim diyemiyorum, dongu ve degisim insani çekiyor ve seni sen, hayati hayat yapıyor.

Elif amerikada Idil, Cherly ile oyun parkına gitti, ben de bahçemde oturmuş bunları yazıyorum. Bu bahçeye sahip olmaya karar verdigimde iki temek duygu vardi icimde: Korku ve mutluluk. Bu baca Hayramcamin bana verdigi bir hediye, adi mutluluk! Korku ise acaba başarabilir miyim? Bir bahçe, öyle Hayramcamin bana sagladigi seyler gibi sadece eglencesinin yanında bana yansitmadigi zorluklara göğüs gerebilir miyim? sorusunun bilinmezligiydi.

IMG_9075

 

 

Simdi goruyorum ki gutum yettiğince burasını bayindir kilmak ve sonradan sahneden çekilmekte ve degisime emanet etmek gerek sanirim.

Hayramcam, Babannem, Atilla agabeyim isiklar icinde yatın…sizi özledim ve size minnettarım hersey icin, bugunum icin, beni yetiştirdiğiniz ve emekleriniz icin.

Uc resim özetliyor herseyi, sanirim bizlerde eklendikçe kendi resimlerimizle, sonsuz albumu tamamlayacağız..dedimin geçirdiği trafik kazasi sonrası çektirdiğin resim, Hayramcamin hastayken yatakta çektirdiğin resim, yukarda Atilla agabeyimin hastanedeki resmi….

Alper 7 Nisan 2019 – Pazar

 

An Itibari Ile…..

An Itibari Ile…..

Bazen yapilanlarin sonuclarini yonetmek gerekiyor, bazen sonuclari goguslerken zamana yaymak gerekiyor, bazen de dogru zamani beklemek ve o zamana kadar ise dogru seyleri yapmak gerekiyor. Her biri icin dirayetli olmak, kendini telkin etmek, morali yukarida tutmak ve “learning point” dedikleri ders alinmasi gereken adimlari iyi anlamak-algilamak gerekiyor. Bu isin uzun surec gerektirdigini dusununce maraton kosucularini, safari fotograf avcilarini anliyorsun. Kamufulaj altinda gunlerce bekleyip, o ani, dogru hareketi, dogru kareyi cekmek icin nasil bir sabir ile beklediklerini.

An itibari ile yeni yila 2 ay kadar kaldi. Onumuzdeki hafta Dubai’ye egitim icin gidecegim, sonraki hafta ise Israil’e ucup, Cumhur Hoca’nin tekne ile Marmaris’e donecegim. Iyi bir egzersiz olacak diye dusunuyorum, sinirler icin ve uzun yol yelken icin iyi bir pratik olacak. Kizimiz 10 ayini tamamladi. Karakterini eleveren ipuclari kucuk kucuk ortaya cikmaya basladi. Ac oldugundan cabuk sinirleniyor, yemegine ulastiginda hemen sakinlesiyor. Istedigi birsey oldugunda elindeki imkanlarla cok caba sarfedip, hirslaniyor. Umuyorum bu huylarini buyurken ve bir yetiskin oldugunda iyi kullanmayi, dogru kullanmayi ogrenir. Yapi olarak 4-5 ay ilerde gidiyor. Bu onun uzun boylu ve yapili olacagini gosteriyor olabilir. Belki Fenerbahce voleybol, basketbol takimlarina sokariz. Belki daha otesi de olur. Ayni zamanda isterim ki iyi bir hayati olsun, mutlu ve sevdigi seylerin pesinden gitsin. Babasi gibi keyif aldigi seyleri gec veya erken kesfetsin. Dogayi sevsin, insan iliskileri iyi olsun, spor yapsin….Bugun itibari ile onun icin yapmaya basladigim LandRover SeriesIIA 1963’un mekanik konularini cozduruyorum. Sanirim gun icerisinde Muhammed Ustaya gidip, aramanin motor kisminin bitirilmesini saglayacagim.

Is konusu ilginc bir konu. Kimi zaman diyoruz ki bu bir arac kimi zaman ise amac oldugunu gorup hirslaniyoruz. Satis isi benim icin ana konu ve satis isini ogrendigim kisiler yonunden sansli oldugumu dusunuyorum. Sadece istedigim kadar iyi degilim veya istedigim kadar satis case’ine bulasamiyorum diye dusunuyorum. Birde su an yaptigim hali ile satis ve satis mudurlugu olabildigince tekduze olmaya basladi. Biliyorum disarda biryerlerde bir baska is ve is modeli var ve ben onu istiyorum. Bunun ne oldugunu halen netlestiremedim. Bu  is bir yazilim firmasi ile mi olur, bu is bir danismanlik mi olur, bu is bir yelkenli tekne satisi veya realestate mi olur bilemiyorum. Ancak birinci driver’i is tatmini ve ikincisi de gelirlerimin olabildiginin en ustu olacak olan bu isi bulacagim-yapacagim. Bu siralar su soze takilmis durumdayim:

“I am patient with stupidity but not with those who are proud of it”

Boyle bakinca etrafimda bu profillerin oldugunu goruyorum. Bunlarin insanlara yaptigi haksizliklari goruyorum ve bana dusen gorevin ne oldugunu bulmaya calisiyorum. Ne yapmaliyim ki vicdanen rahat edeyim, ne yapmaliyim ki butur durumlari ortadan kaldirayim?

Evde 7 kisi yasiyoruz 🙂 Leke-Ufaklik-Seftali-Idil-Cherrly ile Elif ve ben. NAsil bir hayat derseniz cok guzel. Nazarlardan sakinsin diyorum. Kalabalik olmak guzel. Sukurler olsun diyorum.

Babam konusunda korkmustuk, 2017 Mayisinda Konyaya giderken, haberi ilk duydugumda, cocuklugumuzu hayal ettigimde veya Kasim-Mart arasi istanbulda araba projeleri uzerinde calisirken olan anilari dusundugumde agliyorum. Annemleri alipta Izmir’e dogru yol alirken dinledigim sarkilarda hep agladim. Sukur ki Agabeyim var ve Babam tedaviye cevap verdi. Giderken geride biraktiklarimizi bir daha Babacim gorur mu diye dusunuyordum, Tanri dualarimiza cevap verdi ve KOnya ya ve Anamur’a donduler. Sukur ki bin kez sukur!!!!!

Elif dun Amerikadan dondu, ozlemisim. Birlikte yemek yedik. Kizini ozlemis 🙂 Garip bir duygu….Ozlemisim esimi, iyi ki bulmusum onu iyi ki kaybetmemisim 🙂

An itibari ile pekcok sey var yazacak ama simdi bu kadar…Bakalim Onumuzdeki yil 2018 Eylul’une geldigimizde ne yapiyor olacagiz!

Alper-Tepeoren/Ev 08:07AM, 04Kasim-2017