Yazılarım birincisi, aslında şimdi dökümanı “Save As” yapacakken yazımın ismi “İyi Beeee” olsun diye düşündüm….sonra “İyi Beee” mi olmalı yoksa “Iyi Beee” mi olmalı karar veremedim! Hani alıştık ya ingilizce konuşurken, yazarken, “chat” yaparken ingiliz alfabesinde bizim iiii dediğimiz harfi büyük yazarken IIIIII diye yazıyoz ya….düşündüm de yaşım 28, kim verdi, kim bıraktı bize burayı onu düşünüyom …nasıl bir ceza versek….ters mi okutsak marşımızı bilemiyorum…şimdi bu yazıyı okuyan bir temsilcim (millet benim ya, benim olmadığım yerde benim adıma temsilci olan kişi, sanki noterden vekaletimi vermişim gibi, aynı şey) bu yazılar cahil, eğitimsiz bir gencimizin yazıları ciddiye almamak lazım der…..baştan söyleyeyim, ondan daha eğitimliyim hatta bence baya bir hepsinden daha eğitimliyim neyse bunu sonra tartışırız…
…yazımın başında dedim ya, yazının adı ne olsun derken, birden panikledim, yaw olm, senin neyine nerden başlayacaksın, ülkende ters giden şeyleri düzeltmeye dedim. Bak yukarıda “yaw” derken bile –ki yaw kelimesi YA HU dan gelir-dublüve kullanıyom, iiii harflerini büyük yazarken IIII diyom….bizi buraya getirdiler…kim? Annem, Babam ? belki…..ingilizce öğren..bak şunun oğlu surda kızı burayı kazanmış…yarıştır yarıştır….tüket tüket….ilk mekdonalds’a arkadaşım götürdü, hatuna aşıktım, benden de 3 yaş mı iki yaş mı ne büyük….üniversitede ki 2. haftam teşvikiye mekdonalds’a götürdü…nemi yedik? “ Cheese Burger Menu” insan (yani ben) oraya bin yıl geçse giremezdim…utancımdan…ne o öyle ciiizzburger, hamburger vsvs..ama bir kere gidince gitti o acemilik…..artık içeri “hıımmm buraya hep ben takılırım” edası ile girdim hatta arkadaşlarımı götürdüm, keratalar görsünler atsınlar çekingenliklerini…
Neyse böyle ülkede böyle yazı…neden mi? Amacım yaşlıların yönettiği ülkede, gençler nasıl karamsarlığa sürüklenir, nasıl hayal kuramaz onu anlatacaktım…bakın neler anlatıyorum….
Olayımı anlatayım isterseniz…..her başbakan özgeçmişi gibi bende anadoluda ilk-anadolu lisesi dersanesi-orta-fen lisesi dersanesi-lise-üniversite dersanesi (o zamanlar dersane denirdi….hiç gülmeyin) eğitimlerini tamamladım. Sonra ne mi oldu…sizce ne olabilir….tanıdığınız tüm lavuklar nereye girdiyse bende oraya girdim….ama inanın benim amaclarım daha farklıydı…hatun matun..olaya gireriz (olaya girmek olaya involve olmak yani, action almak, götürrr)neyse tabi okulun tabii(doğal) kaynaklarının kısıtlı oluşu bizide vurdu (o günden sıkıntılar…yokluklar ile yaşıyorduk) –bir parantez daa açıyom-(hani derler ya…sıktı aslında bu benzetme son zamanlarda, kişi başı 50 gram kadın, kadın yokluğu içindeki mahallerde dallama erkeklerin kullandığı bir kelimedir, katii suretle hatta ZINHAR köftelik kıyma siparişinde kullanmayınız)…bir sevgilimiz oldu o da çekip çıkardı beni bu hayattan, evinin erkeği yaptı..hatta dostlarım, şu 5 yıllık okulu nem içinde geçirdin, yosun bağladın derlerdi. (BKZ. Eleştirmenin Yorumu: yazar bu paragrafa kadar hem modern anlamda sanatsallığı sürdürmek isterken hemde post modern bir yaklaşımla, modernizmin kuralsızlığını klasiğin giriş-gelişme anlayışının uzun tutulması ile birleştiriyor. Ve sıkıntı, yokluk, birden fazla kız arkadaşının olmayışı ve bunun getirdiği tek düzeliği baskın bir şekilde hissettiriyor-ciddi bir tanımlamadır sakın dalga demeyin, inanmıyorsanız sorun bir eleştirmene veya edebiyat uzmanına- (birde tabi bu ülkede Edebiyat bitirip öğretmen olmadan kalıp ben hocam eleştirmen olacam diyen birini bulabilirseniz) ikinci parantezi kapatıyom, kapattım)
Bu ana yani üniversiyeti bitirene kadar her şey normal, ay sonları yaklaştıkça annemden para istemeler, Anadolu Tat lokantasında “Az Kayseri, Az Pilav” siparişleri-Abdi İpekçi tayfası iyi bilir- kısıtlı bir yaşam. Sonra, ee okul bitti….ne iş mi nasıl bulcaz ne yapacaz….HAYDA!!! (Bunun yerine pekçok ünlem koyabilirsiniz)
Her şey iş bulmakla başladı, ilk işim mesleğimle alakalı bir firmaydı, iyi bir mesleğimiz var ya, diğer yaşıtlarım gibi değill….iş bulabildik yani, bir ay 1 bir ay 1buçuk maaş alıyordum ve o zaman annemle babamın maaşlarının toplamından daha fazla alıyordum…Bir dakka sakın başka bir hikaye beklemeyin..iş bulamadık…neden okuduk falan diye…buda benim hikayem…
Eger arkadaşım, biraz önce telefondaydı, akıllı bir çocuk ..eğer beğenirse yazıyı-çünkü benim yaşıtların bireysel var olduğumuzu hissedemiyoruz, birilerinin desteğine ihtiyaç duyuyoruz, bencil yaşamamızın aksine-başka tartışma konusu—daha da derine inerim inşallahhhhh….. sonra iş değiştirme maaşımın iki katından biraz daha fazla bir maaşa yabancı bir firmaya (aslında maaş konuştugum Genel Müdür, beni maaş konusunda dolandırdı…ayrı) ..iyi bu da güzel ne oldu, artık maaşım ölçeklenirken, (annem+babam)x4 veya 5…..Ahhh Anaam Ahh Babam..canlarım..nasıl sevindiler nasıl tedirgin oldular……..” oğlum bu musluklar hep böyle akmaz….gün gelir akmaz artık musluklar”…. (Yok korkmayın hala akıyo musluklar….yani hikayenin sonu tahmin ettiğiniz gibi değil, tabi merak ediyorsanız)
Yeni işe başladık, aslında yeni farkediyorum, her gün değiştiğimi…o zaman, öğrenciliğimin son zamanları 7buçuk milyona geçiniyorken, şimdi diyordum, benim mecburi harcamalarım 50~70 milyon (~ işareti için merak edenler: Alt Gr ile Ü tuşlarına basınız, ne çıkmadı mı şimdi birde herhangi bir tuşa bas…işte çıktı), yok sunu alalım, her aksam iş çıkışı bir şeyler içelim, şuda güzelmiş…küçükken ne istedim de alınmamıştı…hepsini alacağım….kız olayı mı? dur önce mevcut manitayı atalım yeni bir model alalım, onu şurya götüreyin sonra götüreyim…vsvs…
Sıkıldım yazmaktan….nereye gelecektim …konu dağıldı….Sonuç, ben 5 nisan ve bacıyı öğrenciyken yaşadım…..tek bildiğim annemlerin gönderdiği parayı 30’a bölüyordum, çıkan rakamı hergün maksimum harcanacak para olarak cebime koyuyordum, ne oluyordu biliyormusunuz? Diyelim 150bin lira harcamalısınız o gün, ben mecbur kalıyordum 200 bin lira harcamaya…o zaman kalanı ayın geri kalan gün sayısına bölüyordum…..veya da bir hafta sonu yurtta geç uyanıyordum ki 3 yeri iki veya mümkünse 1 öğün yemeye…..inanmadınız değil mi…..işinize gelirse….( bu arada bi arkadasım, şimdi cok büyüdü, simdi bir ciesem operatöründe müdür..o zaman çalıştığı içinde annemlerin gönderdiğinden daha az paraya yaşamaya çalışıyordu)
Şimdi mi askerlik falan bitti..kısa yaptım ama çok kısa değil…8 ay..bu süre zarfında (ZARF!! Ne demekse) zaten bir sürü ilginçlik gördüm….Arkadaşlar size bişi söylüycem, mutlaka kısa yapanlar benimle aynı fikri paylaşacaktır: benim bu yazımı okuma zahmetine girenler- ki üniversite veya lise görmüşlerdir- hep soruyoruz bu ülke bu kadar eğitimli insanı bu kadar üniversite mezunu ile neden ÇAĞ ATLAYAMIYOR (Çağ Atlamak nedir yaw..Çağ bize atladı..hahahahaha….yukardan bakıyordur eminim…lavuk)diye atlayamaz….bizim çevremiz, benim çevremde hiç üniversite mezunu olmayan insan yok, bu benim tercihim değil..ister istemez sadece okul arkadaşları, iş arkadaşları vsvs derken böyle bir çevre oluşuyor..diğerlerini nerde görüyoruz, berbere (ben hala berbere gidiyom-Anadolu Kuaförü, ismi de) gidince, bakkalda (ki ben şahsen karfur veya kapitolmikrosu tercih ediyom) falan….yada güvenlikçi olarak…hocam acaib bizim gibi olmayan insan var ve bunlar TC vatandaşı….bir taburun içinde 300 kişi 18 ay askerlik yaparken sadece 20 kısa dönem varsa, bunu % biçiminde verebiliriz der istatistik, yani yaklaşık %7 üniversiteli var…. atlamaz atlayamaz…atlayanı da hiç sevmezler….işte sebep….insanlar arasında hem gelir hem de düşünce olarak büyük uçurumlar oluşmuş……herkes bizim gibi düşünmüyor…
Askerlik de bitti…bir amerikan firmasında başladım işe….kaç katına mı bilmem artık hesaplamıyorum. Anlamı yok ! Neden mi….maaş konuşmak beni rahatsız ediyor….hala mı neden? Benden fazla olanı duyunca işimi değiştireyim diyorum, az olduğunu duyunca TOH diyorum…en iyisi konuşmamak…Arabamı değiştirdim…evimi değiştirdim…yeni bişiler aldım….EE tabi hatunu değiştirdim…(Allahım bunu sonuncu yapar insallah) iki hatun arasın da da dilek diledim alemlere kıvrılayım diye dileğim tuttu…..Annemler hala “Bu musluklar….” davasını devam ettiriyordu…(bende diyordum ki yaw neden akmasın, özel sektör mü özel….eğimtimli miyiz evet…güncel miyiz eeeeevvvveeeettttt…so what?) neyse olaylardan sıyrıldık, hatunumuzla tanıştık, şimdi neye karar verdik biliyormusunuz evliliğe……SÜPER…olay için aksiyonları belirledik…bir bir yapmaya başladık…….
KRIZ——KRIZ—–KRIZ— Yok efendim biri birine küsmüş, diğeri ona bişi fırlatmış, sonra bundan etkilenen ülkemizin bağımsız, spekülatif olmayan borsası etkilenmiş….sonra da ekonomi çökmüş….çok iyi bana koymaz…zerre param yok birikmiş de..(tabiri caiz…giren çıkan Agabeyim’e..dolarla muayenehanesini tutmuştu)…Üçüncü sayfaya gelmişim….uzattım uzattım….insanlar harika bir yolda ilerliyor..ben size söyleyeyim….hiç bir ülkenin bakkalına gittiğinizde (store) bulamazsınız bizim bakkalımız kadar ekonomiden anlayan…inanın bir süre sonra olacak seçimlerden çok alakasız adamlar tek başlarına iktidar olacaklar tıpkı bir önceki sonuçlarda olduğu gibi. Ben bu gidişle böyle yapıcam…..Bu amcamlarla da (pardon teyze ve dedelerim) bir şey olacağı falan yok….benim tek derdim bu işe çare olmanın en iyi yolu olan politikaya girmenin bir yöntemini bulamıyorum. Kitlelere nasıl ulaşacağımızı bilmiyorum. Varsa tanıdığınız bir kitle (kitle derken kastım, kadın gögüslerinde sıkça rastlanan tümör based kitle değildir) bana mail adrresini verin de dist. listeme ekleyeyim. Sıkıldım bu işten, medya falan keşfetse de bu yazıyı, bir iki gün vizyon yapsam sonra şu politika alemlerine gireyim..neden mi gireyim, amcaların kıçına tekmeyi basmak için neden mi bu makinayı toplamanın eniyi yolu bence RESTART etmek. Kapat makinayı, 5 dakka bekle eski ile ilintili herşey gitsin sonra tekrar başlat. Tek başına çoğunluk iktidarı olmak lazım ki vakit kaybetmeden herşeyi düzeltelim……AMANNN ne diyorum….sakın beni ciddiye almayın…bu amcamların daha 5~6 yıl ömürleri var bırakalım o egolarını da tatmin etsinler….
28 yaşımdayım, bu krize özel sektör çalışanı olarak girdim….tüm gerginliği taşıyorum üzerimde, işten atıldık ne olcak, basar gideriz, güneye veya avrupaya, zaten tüm arkadaşlarımda CANADA’ya gitmenin yolunu arıyor…….Tüm bizim gibiler gidiyor…..son sözüm var, geçenlerde bir tertibim söyledi -herkesin yurtdışına kaçması ile ilgili- çok güldüm:
“SON ÇIKAN IŞIKLARI SÖNDÜRSÜN”
AS-DÖPER (2000)