Change Curve veya degisim egrisi….kime anlatsam, evet evet deyip, gecistiriyor. Iclerinden ne dusunuyorlar bilmiyorum, belki Alper yine sacmaladi veya adam ulvi konusmak icin kasiyor falan filan ….ne diyeyim 200o0 yilinde Compaq’a girerken, Hakan Ariturk ile ilk gorusmemi yaptigimda veya Adnan Erdogmus ile gecen o zor gorusme sirasinda bunlari dusunecegim aklima hic ama hic gelmezdi.
Herkesin icinde bulundugu durumu goguslemek, anlamak, hazmetmek veya civiciviyi soker diye terkeden sevgilinin arkasindan verilen tavsiyeleri uygulamak icin gece yarisi disariya cikmak veya empati yapmak lazim diye danisman tavsiyeleri yaninda yukarda kabaca ozetlenen ChangeCurve stage’lerini ozumlemesi, icinde bulundugu durumda hangi stage’e karsilik duygulari yasamakta olduguna bakmasi gerekmektedir.
ChangeCurve!!!! Hala dersinizi almadi iseniz almayin, birakin biz geliselim, guclenelim, biz taniyalim zayifliklarinizin taaaa icinizde ama farkinda oladiklariniz oldugunu.
Ikinci konu ise “Appear weak when you are strong, and strong when you are weak” Sun Tzu , The Art of War
Rakibinin seni underestimate etmesi kadar tatli bir sey yoktur. Sadece 1-2 hafta kendini baski altinda hissedersin ancak isi kapattiginda kadehine konyagi koyup, sonucu ve olanlari izlersin keyifle!!
Ucuncu konu ise baskin basanindir veya surprise attack!!! Sun Tau “here are only two kinds of charge in battle, the unorthodox surprise attack and the orthodox direct attack, but variations of the unorthodox and the orthodox are endless” editor.
Unutmayin bu saydigim ucunu bir araya getirdiginizde, sizin icin konu cozulmus, rakibiniz icin ise kapanmistir 🙂
Elif hamileliginin 5-6. aylari arasinda, ordan burdan bebise yardim teklifleri almaya baslamisti. En sonunda taaaa Gokturkteki bir yerden besik almaya gittiginde, Besigi veren (bir arkadasinin arkadasi) monte bir besik verince, Elif dellenmisti. Once bir tornavida istemis, monte besigi demonte edip, hamile hamile arabaya tasiyinca ve evin erkegi ise hic yardim etmeyince, ulen kasaba minnet edecegime deyip kendi isini kendi yapmaya karar verdi.
Sonradan buldugu (sanirim Agustosta NY’a gittigimizde aldigimiz) bir kitap sayesinde “BabyBargain” di sanirim adi, tum ihtiyac olacak urunleri bir bir review etmeye basladi. Neticede kendi durumumuzu, nerde yasadigimizi, ihtiyacimizi dusununce Elif dedi ki puset ve ana kucagi icin BabyJogger dir ihtiyacimiz olan.
Ben once kulak asmamistim cunku daha 3-4 ay vardi doguma. Neyse Amerikaya uctuk ve gittigimizin ertesi gunu gittik BabyRUs dan aldik BabyJogger’i malzemelerini (aksesuarlar: Canta, aski vsvs…hatta aldigimiz cantanin kutusunun ici bos ciktida iki gun sonra farkettik dolusunu aldik 🙂 zenci ablaya anlatmak biraz eziyetliydi durumu ama cozduk nihayetinde) aldik. Bu arada Elif basima yeni bir sey cikartti diye dusundum Base, yani arabaya bebegi koymak uzere aldigimiz ve ana kucagini oturtmaya yarayan birsey. Neyse, Elif bir senaryolar ve logic anlatti, bende tamam dedim. Ancak bana cok karisik gelen kriterler, senaryolar vsvs …bilmem dedim…sen diyorsan tamamdir.
Hemen sonuca geleyim, bebis dogdu, iki gun sonra Amerikan hastanesinde bebegi ve anneyi taburcu etme zamani geldi, ben eve geldim ki ana kucagini alayim ve base’i yerlestirelim diye. Off off, gozumde buyuyordu.
Neyse base’i aldim bir baktim soyle (bu arada kullanma klavuzu okumaktan nefret ederim) ama anladimki okumam sart, neticede bebegimizi koyacagim icine. Okudum zaten 4 satir tarif, 4 adet de resim. Base’i aldim, cat diye (yillardir dusunurum nedir bu arka koltugun arasinda olan demirler 🙂 ) bu demirlere bagladim. Sonra arkadan seviye dugmesi ile base’in pozisyonunu (yanlarda bulinan su terazileri yardimi ile) olasi gereken seviyeye getirdim. Sonra emniyet kemerini yerinden gecirdim ve tamam. Hazir!!
Ardindan ana kucagini aldım ve trak diye oturdu. Inanilmaz. Kac dakka surdu hazirlamasi, asagi yukari 5 dakika dahi degil.
Yine klavuz okumadigimdan Ana Kucagi takili kaldi, nasil cikartacagimi bulamadim, sonra actim klavuzu gordum arkadaki yesil dugmeyi. Click, Ana kucagi elimde…Super bisi.
Ardindan cocugu ikinci kere isin tedavisi icin goturdugumuzde, nasil geri getirelim dediğimizde puseti de getirelim dedik. Aldim arabayı on verandada duruyordu, katli olarak. Aldim bagaja koydum sonra hastaneden cikarken actim. Bir dugme ile hop hazir, zaten hafif birsey. Pat koydum Ana Kucagini ustune hazir. Sonra -4 e indik, arabaya koyacagiz bebegi Ana Kucaginin icerisinde, yesil dugme click ve elimde, ikinci bir click base’e baglandi. Bence super. Uzerine, arabanin kalanin katlanmasi icin bir kayis var, cekiyorsun katlaniyor. Hoop, arabanin arkasina. Ne diyeyim, Elif gercekten iyi bir use case uzerinden iyi bir senaryo calismis. 10 numara is. Uzerine arabanin baska detaylari var, tekerleri, kolay-akici kullanimi. Gercekten iyi secim.
Tebrikler Elif!!
Allah bize de yar ve yardimci olsun! Bebegimiz Idil Ayse’ye (su anda yukarida uyuyor sanirim) saglikli, huzurlu ve mutlu bir yasam diliyorum.
Hala guluyorum, Mehtabin “yo yooo, kislari ayni Istanbul belki biraz daha iyi” demesini. Ne kullaniyorsan, iki cizgide bana hazirlada, kafamiz ayni olsun!!!! hahahahaha IT IS FUCKING -15C!!!! WTF!! :))) Sevdik seni Mehtapcigim ….
Sabah 09:15 de randevumuz vardi doktor ile, zaten aksam Cleveland’dan geldik, eve vardigimizda gece yarisindan sonra 1AM di. Turkiye saati ile 09:00, Clevelan’a giderken de donerkende konustugumuz isler vardi, dolayisi ile Turkiyedekilerin uyanmasi ile konusmalar kaldigi yerden basladi. Uzerine Fatma’nin muduru ile call vardi, US saati ile 3AM’de derken aralarda uyudugum 1 er saat disinda tum gece ayaktaydim. Neyse sabah erkenden kalktik, 7-8 gibi, giyindik ve ciktik evden. O ana kadar uykulu idim, disari cikinca ormanin soguk ve bol oksijenli havasi bir anda uyandirdi beni. Arabaya binerken 4-5 gun oncesinden kalan karlar ayni sekilde duruyordu, araci calistirdim ve gosterge -15C!! Gercek eksi onbes derece. Camlar temiz, arabadaki su donmus, her tarakta kristal netliginde buz ve soguk hava var. Neyse ilk gordugum lastiklerimizn havasinin dusmus oldugu oldu. Elif yakinda bir gas station’a gitmemize soyledi, zaten bir gece evvelden benzinimiz neredeyse dibi bulmustu. Evin yakinlarinda bir BP gas station bulduk. Air kisminin oldugu yere geldik, hersey yolunda gozukuyordu. Arabayi uygun oldugunu dusundugum pozisyonda park edip, cihazin basina gittik. Para atmak icin bir yer, bir iki dugme, uzerinde start, confirm vsvs yaziyor ve hortum vardi. Ben hortumu aldim, Elif bozuk paralari atmaya basladi. Ilk komiklik orda basladi, arabadan cikarken lastik boyutunu ve olmasi gereken basinci okudum arabanin uzerinden: 32PSI. Elife dedimki 32PSI lutfen, ELif ise nereye yazayim dedi. Bakiyoruz, Elif hava basacagini dusundugumuz kurunun etrafinda dort donuyor, bir yerden ulkemizde oldugu gibi “elektronik bir ekrandan” basinci yazacak yer ariyor ama bulamiyor. Ben elimde ki hortumun ucundaki garip seye bakiyorum. Bir yaninda az bir hava cikiyor, bir handle var, basinca hava artiyor. Ey Allahim!!
O esnada cihazi cozmek ne kadar zor bilemezsiniz. Once hotumun ucunu tuttum lastigin sibopune, handle’a bastim, bizim basinc olcme kalemlerindeki gibi bir parca cikti. Ulen nedir bu derken, metal handle’i tutan ellerim sislamaya basladi. Once erkeklige b..k surmeyeyeim dedim, tutmaya devam ettim, sonra elleim yanmaya basladi, yalvardim Elife bir eldiven uzat diye, o sandiki eldivenleri giyecegim, oysaki ellerim donmus ve giyme sansim hic yok, ben sadece bu metal parcayi tutabilmek icin bez olarak kullanacaktim.
3-5 dakikalik aci verici bir saskinliktan sonra olayi anladik, ve hava basmaya basladik, tabi attigimiz paralarin suresi bitti vsvsvsvs. Bu amerika tectubesi, onlar icin cok standart olan ve bizim icin acaip ilkel bir yontem, ulen metal bir olcek uzerinden 33PSI doldurmak, mumkun olmayan tahmini bir is. Neticade lastiklerimin dordunede 33PSI bastigimi dusunurken, sonucu arac paylasiyor, bilgi ekranindan: 36-35-34-34PSI. Eller donmus, bir an evvel kapaklari vidalayip iceri girmek istiyorum, ancak ellerim bunu yapacak gibi degil, Elif yardim ediyor. Lastik macerasi ve sonrasinda yakit aldiktan sonra (30USD ile 20 gallon aliyoruz ve full depo) yola cikiyoruz. Bu sefer baska bir fizik kuralini hatirliyoruz. Sogukken gordumuz lastik basinclari, arac hareket ettikce donen ve isinan lastikler sebebi ile artmaya basliyor: 37-37-37-36. Offf!!!
Sonrasinda Doktorun ofisine geldigimizde 10dk miz var oldugunu gorunce, Elif ekranin basinda, ben lastiklerin basinda hava cikarma ve lastikleri esitleme calismamiz basliyor. Elif icerden komut veriyor, cok hava ver, yavasla, az az az, sindi dur vsvs…Bende denilen komutlari tahmini olarak evin anahtar ucu ile sibopa uyguluyorum. Geldigimiz nokta, 33-33-33-32 :))) Doktor muayenesi sonrasi yola cikiyoruz, lastik basinclari 34-34-35-33. Ne kadar zor bu is…..cokbildiginde cok stress yapiyorsun. Aracin info ekrani detay veriyor, sanki borsada yatirim takibi yapiyoruz, anlik olarak PSI verisi veriyor. ELimizda hava basmaya yarayan olcu, tamamiyla bir metal cubuga cizilmis olan KABA-SABA cizgilerden ibaret, degiskenler, basilan havanin sicakligi, donen lastikler….(Ekli reimde olan tabiki super, hic kullanilmamis bir olcek, birde en az 15 yildir kullnimda olan, hertarafi cizik ezik icinde olanini dusunun….)
Tek dogru yok. Hersey istatistiksel, cok bilgi, yoruma acik….tipki dogum surecinde yasadiklarimiz gibi degil mi? Annem bana hamile iken ne ultrasound, ne MR, ne amniyosentez, ne MR ne DNA’leri gorme ne de yorumlama sansi varmis. Anacigim sagolsun bizleri (agabeyimi de) evde deliver etmis, ebe esliginde, gerci ben biraz olu dogmusum sanirim, ancak sonrasinda yaptiklari soguk su-sicak su shock calismasi beni hayata dondurmus :). Simdi elimizde her turlu veri ve cihaz var, hepsini kullandigimizda elimizde bir dashboard’i dolduracak kadar veri olusuyor, ancak bilim halen 10% civarinda insan genome’unu cozdugunden herseye cevap veremiyor, ve sonrasinda tahmini hava doldurarak 32PSI’i yakalamaya calisiyorsunuz. Analoji oldu mu? Bence oldu, en azindan bunlari yasayan ve tecrube eden bir ana adayi degilim, ama baba adayiyim 🙂
Bugunun filmine gelince ise, yine eskilerden bir filmi tekrar izlemeye karar verdim. Yine favorilerimden bir baskasi: Trainspotting! Iyi bir kurgu, bazen uyusturucuyu ovuyor mu diye sormaktan kendimi alamadigim, komik ogelerin oldugu cok basarili bir film. Mutlaka izlenmesi gereken super bir film. Yine bir Izet-Movie. Kismetse bu film sonrasinda ClockWorkOrange, VelvetGoldMine’i izleyecegim, yine Izet;in hatirasina. Her ikisinide 30 yil evvel Izet ile beyoglunda bir ozel gosterimde izlemistim, Umuyorum bu film listesi sizleri sikmiyordur.
Mutlu, saglikli, sevdiklerimiz ile gecirecegimiz basarili, keyifli, huzurlu bir omur diliyorum herkese, Allah anamizi, babamizi, ailemizi ve sevdiklerimizi eksik etmesin basimizdan.
2003-4 civariydi sanirim, o zaman Ferhat ile ayni yerde calisiyoruz ve ayni sitede komsuyuz. Heves yaptik, nasil oldu gercekten hatirlamiyorum, poligon nerde var diye konusurken, Mahmut Sevket Pasa Koyunde var dediler. Uskudardan 2-3 kutu fisek aldik (skeet veya trap maksatli diye hatirliyorum, alipta arabanin bagajina koyunca baya bir heyecan yaptigimi hatirliyorum), dogruca yeri bulmaya gittik. Vardigimizda hava soguk, yagmurlu, ormanlarin icerisinde bir yer, soba-ates, ordaki hocamiz, bize atis yaptirmisti tabaklara. Dondugumuzde kesin tufek alalim fikrinin etrafinda konusmalar ve konuyu temelli rafa kaldiris.
2016 yilina kadar bu konu bir daha acilmadi, ta ki babam, evde silahin faydalarinda bahsedene kadar :))) Silah ile isimiz olmaz diye dusunurum, sayet silah olacaksa ya asker yada polis olup is icabi tasimak lazim. Ancak farkettigim konunun incelenmeye deger olacak kadar derin ve insanlar tarafindan sahiplenilmis oldugu oldu. Tabi ki google ve youtube da arastirmaya basladim. Amerika bu konuda, anayasanin 2. maddesi cercevesinde (“A well regulated Militia, being necessary to the security of a free State, the right of the people to keep and bear Arms, shall not be infringed.”) son derece ayristigini ve hatta Trump vs Hillary secim yarisi esnasinda katildiklari debate’lerde bu konunun baslica ayrilik noktalari oldugunu gordum. Normal olarak geleneksel amerikalilar silah sahibi olmanin ve tasimanin haklari oldugunu gorurken, modernlesme yanlisi oldugunu dusunen demokratlar ise silah konusunun sinirlanmasini istiyorlar. Tipki kurtaj konusunda oldugu gibi. Sadece bilgi olmasi icin Trump ve Hillary’nin ayristiklari son iki onemli baslik ise meksikaya duvar orulmesi ve yasal olmayan yabancilarin ulke disina cikartilmasi. Neyse konumuza donelim, tufek. Dedigim gibi amerikalilar bu konuyu bir bilim gibi ele alip, strateji’den (purpose) baslamak uzere ihtiyac analizi (needs), kullanim sartlari ve ortamlar (environment and conditions), zorlayici sebepler (compelling events) diyerekten konuyu siniflandirmislar. Itiraf etmek gerekir ise, son derece rahatsiz edici ve hep belaya davetiye cagirdigi hatirlatilarak buyutuldugumuz, silah-tufet konusunu bu kadar detayli, hayatlarinin parcasi olarak alip, incelemek yorumlamak, saygi duyulmasi gereken birsey, cunku kendi sitelerimizde ayni konuyu arastirdigimda buldugum ya tercume edilmis, yurtdisi kaynaklarin sadelestirilmis veya detay icermeyen pasajlar yada ustalik-ciraklik yapilanmasi esnasinda olusturulmus tecrube ile sabit denilerek yapilmis yorumlar. Bir yorum ve kisinin (Alparslan Hocam, kisisel olarak beni yonlendiren, yorumlarini paylasan) videolari haric!!!!
Neyse konuya dondugumuzde, evde tufek bulundurmayi sayet “savunma-home defense” amacli dusunuyor isek, anladigim alacagimiz silahin kisa namlulu olmasi gerekliligi. Bu hem ev icerisinde hareket ederken, manevra yaparken dar alanlarda kolaylik getirecegi icin avantaj yaratiyor, hemde atisini yaptigimiz fiseklerin hizlica-daha genis alana yayilarak isabet olasinigimizi arttiriyor. Ikinci konu kullanilacak muhimmat. Opsiyonlar olarak baktigimizda tek kursun (slug) vela icerisinde 7-8 orta buyuklukte bilye bulunan buckshot veya cok kucuk-onlarca kucucuk bilye olan (birdshot) tipler var. Anladigim kadari ise ozel maksatli hazirlanmis karisimlar da mevcut. Ancak bu ucu main strem diyebilecegim olanlar. Ve yine, konu savunma amacli ise slug, isabet olasiligini tek kursuna indirgediginden, ( benim ileve yorumum: ve isabet saglandiginda olumcul yara acacagindan) tercih edilmemeli diye anliyorum. Kucuk sacmalarda etki anlaminda dusuk oldugundan (en azindan amerikalilar oyle dusunuyor) tavsiye edilmiyor. Ve tavsiye edilen muhimmat ise buckshot denilen fisekler.
Ucuncu onemli nokta ise tufeginizin kapasitesi. Aslinda bu kriter, bir sonra bahsedecegim mekanizma kriteri ile icice oldugundan birlikte islemekte fayda var.
Son onemli (yine benim icin) ise secilecek tufegin model-mekanizmasi. Opsiyonlar diye baktigimizda Tekli (tek namlu), Cifte (iki namlu yanyana), Superpoze (iki namlu ustuste), PumpAction (pompali mekanizma), Semi-Automatic. Ilk opsiyon tabiki tek mermi alip, atis sonrasi tekrar yukleme gerektirirken, diger ikinci ve ucuncu opsiyonlar iki mermi atisina imkan veryor, dolum oncesi. Aslinda basit mekanizma sebebi ile atis basarisi olasiligi son derece yuksek ancak home defense dedigimizde dolum sureleri konusunda ciddi handikaplar getiriyor. Son iki opsiyon ise home defense icin elimizde en iyi opsiyonlar olarak ortaya cikiyor. Oncelikle kisa namlu her ikisinde de var, ancak semi automatic biraz daha uzun olabiliyor, ayni namlu boyunu da secsek. Her ikisi de 4-5-6-7-8 .. gibi fisek alabilme kapasitesina sahip olabiliyor. Hatta replica diyebilecegim bazi modeller magazine’leri sebebi ile daha yuksek kapasitelere ulasabiliyor.
Kisa namlu, yuksek kapasite sonrasinda son kriterimiz de problemsiz yuksek sayida atis kapasitesi dedigimizde semi-automatic tufekler icin pekcok kisi zaman zaman fisek hatasi, fisek gucu veya cevresel etkilerden dolayi tufek mekanizmasinda sikisma, tikanma gibi seyler olabildigini soyluyor ve bu sikismalarin mutlaka tufegi sokerek giderildigini soyluyorlar. Bu arada kisaca soylemek gerekirse, semi automatic tufeklerde, atilan fisegin olusturdugu basincin buyuk cogunlugu fisegi ileriye-hedefe firlatmak icin kullanilirken, bir kisim basinc ta terse dondurulup, mekanizmanin ittirilerek eski fisegin disari atilmasi ve magazindeki yeni fisegin atesleme bolmesine yerlestirilmesine yariyor. Burada biraz gucun operasyona harcanmasi soz konusu. Avantaji ise seri olarak, sadece tetigi cekerek arka arkaya atislar yapmak mumkun. Seyrettigim videolarda cok seri atis yapan kullanicilar gordum bu modelerle. Tabiki bu seri mekanizma esnasinda olasi bir fisek sikismasi tum tufekci islevsiz kilabiliyor. Kisaca “if thing goes well, result will be perfect” 🙂 Pompali tufeklerde ise, tum atesleme ile olusan basinc fisegin hedefe kitlenmesi icin kullanilirken, eski fisegin atilmasi ve yerine yenisinin konmasi kullanicinin sol eli (kisi saglak ise) ile tuttugu bir handle’in ileri geri goturulmesi ile (bu kisim cok onemli. Lutfen Alparslan Hoca’nin videosunu seyrederken dikkat edin. Seri atislarda sol el ile doldur bosalt yapilirken, sag isaret parmagi ile tetik cekilmiyor veya tufegin ozelligi olarak cekilemiyor olmasi, istenmeyen, yari hazne acik durumunda, ateslemeye imkan verebiliyor ve tufek hasarina sebebiyet verebiliyor) gerceklesiyor. Dolayisi ile sayet arizali ve/veya ateslenemeyen fisekler kolayca disari atiliyor, herhangi bir atis gucu eksilmesi olmadan. Ancak Pump Action’in dez avantaji bu pompalama hareketinden dolayi olan, iki atis arasinda olabilecek gecikme. Bu gercekten bir dezavantaj olabiliyor, en azindan amerikalilarin dedigine gore. Ancak halen Amerikali kullanicilar, somehow, shotgun konusunda cok patriotic ve duygusallar.
Son konu ise, ihtiyac belirlendi, teknolojiye karar verildi, kapasite ihtiyaci belirlendi simdi urun secmek kaldi. Bu noktaya kadar, belki de seyrettigim videolardan, hem alinmasi gereken tufegin Remington 870 veya Mossberg 590 olmasi gerektigini dusundum. Sonra anladimki iki gercek beni sececegim tufek konusunda kisitliyor veya daha dogru soyleyisle, yonlendiriyor. Ilki alinacak tufegin ulkeye geliyor olmasi, yedek parca sikintisinin olmamasi, ikincisi ise ve bugune kadar bilmedigim konu: Turkiye!!! tufek retimi konusunda Dunyaca cok iyi bilinen bir lokasyon. Rus, Amerikali, Ingiliz, Guney Afrikali veya Filipinden review yapan uzmanlarin hepsinin soyledigi Turkiye de uretilen tufeklerin surpriz olarak cok kaliteli ve basarili olmalari.
Bu sasirtan gercek sonrasinda Turkiyede basarili markalara baktigimizda gordugum, ve yurtdisi coverage’lari olan firmalardan bazilari sunlar:
http://www.huglu.com.tr/pump-action
http://uzumluavtufekleri.net/?p=icerik&icerik=5
http://akkar.com.tr
http://www.armsan.com
http://www.ataarms.com
http://www.istanbulsilah.com/sentetik
Burada ismini yazmadigim, daha pekcok cok basarili Turk tufek uretici oldugunu, sizin arastirmalarinizi daha derinden ve genis yapmanizi tavsiye ederim. Bu arada, ben urunler arasinda Akkare-AtaArms-Armsan arasinda takilip kalmisken, cocuklugumuzdan hatirladigim amerikan markis Winchester’in tum uretimini Turkiyeden Istanbul Silah Sanayi’nin yaptigini ogrenmenk beni derinden sevindirdi.
Son iki nokta ise, evde savunma maksatlik olarak pompali tufek alanlarin en cok guvendigi konu, ki “Urban Legend” olmus durumda, o fisek doldurma esnasinda cikan sessin eve giren hirzis veya kotu niyetli kisiyi korkutacagi konusu. Bununla ilgili Amerikalilar sadece sunu soyluyor. Bu ses normal bir insani korkutur, ancak senin evine girmeye niyetlenmis kisi ya “Under Heavy Impact of Drug” yani kullandugu cesaretlendirici uyusturucunun altinda normal davranmiyordur yada zaten normal olmayan biri oldugu icin sizin tufeginizden gelen doldurma sessinden etkilenmiyordur.
Ikinci konu ise sececeginiz tufeginizin farkli tipte, yukte, modelde fisegi secmeden atma kabiliyeti olmalidir. Bunu bilmenin bir yolu olmadigindan, en onemlisi almaya karar verdiginiz tufegin review’lerini iyica takip etmek ve ureticisinin atis gunlerine katilarak bizzat kullanmaniz olacaktir.
Unuttum!!! Son son nokta, son hikaye. Oyle Wolfenstein-Quake-Doom oynarken SPACE tusuna basip da tufeginizi reload etmeye benzemiyor, tufek doldurmak.
O sebeple “Egitim Fisegi” almak gerek. Egitim fisegi diye sordugumda gozunu sevdigimin ulkesinde, bana hafif dolu ses fisegi veya birdshot satmaya calistilar. dedim ki, evde pratik yapmak istiyorum, dolu bunlar, patlarsa sikinti olmaz mi? Cevap bir o kadar komik. Oyle cok buyuk sikinti cikmaz 🙂 Siddetle tavsiyem,
Keyifli adam! nerden baslayayim bilemiyorum. Baslangicim, yaninda rahat hissettigim, bildigim ama soyleyemedigim, soyleyip paylasamadigim, paylasip anlasilamadigim tum konularin ustadidir kendisi. Anamurda baslar sohbetimiz, poker gunleri, sonra sabahlara kadar bira-votka icip anlamsiz Tarantino sohbetlerimiz, en cok “Fransizlar patates kizartmasini mayonez ile yiyorlar…” konulu replikler 🙂 Hala gulerek hatirladigim ise Anamurun gencleri yaptigimiz manitalardan dolayi bu herifleri dovelim karari alinca sirtimizda cadir, konserve vsvs ile orman kampina kacisimiz 🙂 Sabahinda ise apar topar eve donup, bu sekilde yasanmaz olm, dayagimizi yiyip efendi efendi yatagimizda yatalim dememiz 🙂 Campari’nin tadinin Brut’un kokusuna benzedigini soylediginde yasadigim boyut cokmesi halen anlattigim bir hatiradir. Izet’i bir defa gun isiginda deniz kenarinda gordum, sevmezdi. Site’nin cikinda her zaman baktigim ikinci kat arka balkon ve odasi (2 yil evvel gittigimde gecen yirmi yilin ardindan, istemsiz tekrar baktigimda gozlerim doldu amk!), o kic kadar balkonda donen muhabbetler, kapi onune Solmaz teyzenin biraktigi meyva tabaklari ile ilgili hatiralar. En son, Anamur gunleri bitmis, unuversite bitmis, herkesin bir is-guc derdine dustugu donemde, sanirim Kafika (Kacirilan Filmler Kahvesi) denen yerden cikarken gormustum, yine komik, yine havali, 3 numra kesilmis saclari ile. Bilseydim onun son gorusumuz olacagini atardim cebime saklardim iti!! En azinda her ingiliz komedisi seyrettigimde, her Tarantino, Kevin Smith filmi seyrettigimde onu hatirlamak durumunda kalmazdim, cikartirdim cebimden benle seyretmeye zorlardim onu. Sevgi ile kal canim Izet!! Isiklar icindesin biliyorum….
Tadim icin aldigim Muzaffer Beyin “badem ezmesi” ve cukulataya “batirma” kutularindan birer tanesini evde yemek icin feda etmeye karar verdik….Once badem ezmesi ile basladik.Bundan sonrasi benim tecrubem ve hissettiklerim 🙂 Elif’i bilemiyecegim, sadece kedi gibi miyavlayarak kutuyu mideye bosaltmaya ve sismanliyacagim diyerek sol eli ile sag elini kontrol etmeye calistigini goruyorum.
Benim kisisel hazirligim, burnumun acik oldugundan emin olup, hafifce burundan nefes vererek burnumun ustunde yerlesmis bulunan aroma alicilarimin 🙂 aktif olup olmadiklarini kontrol etmek ve mumkunse dilimde bir tad kalintisi olmadigindan emin olmak. Sayet dilimde bir baska tad var ise kemen bir yudum kahve almak yada kahve cekirdegi cignemek cozumum. Tum bunlar tamam ise ilk badem ezmesini agizima atiyorum ve basliyorum burnumdan verdigim nefes ile badem ezmesinin icerisindeki acibadem aromasinin oranini hissetmeye. Biliyorum pekcok badem ezmesi ureticisi bu koku icin acibadem aromasi kullaniyor, ancak Muzaffer Bey ise kendi sihirli formulune gore aci bademlerden ilave ediyor. Bu tum mamul icin riskli bir tercih cunku tum badem ezmesinin cok acilasmasinasebep olabilir, ama olmuyor iste!!! Tam ayarinda!!!! o kokuyu aliyorum..bir yandan badem ezmesi yumusak bir sekilde dagilirken diger yandan o “TAM KIVAMINDA” acibadem kokusu heryeri kapliyor. Hemen bir ikincisini yiyerek bu koku ve tadin devamliligin saglamak istiyorum (Not: Yakin arkadaslarim universitenin ilk yilinda sigara icmeye baslamislardi ve aramizda konusurken, neden sigara iciyorsunuz dedigimde, ilk nefesin baslarini dondurdugunu, ve o keyfin dayanilmaz oldugunu soylerlerdi, uzerine de sik sigara ictiklerinden ayni bas donmesini hissedemediklerini o sebeple zaman zaman sigaraya ara verip, sonra tekrar ictiklerini ve o ilk deneyime yaklasmaya calistiklarini icten icten anlatirlardi. Garip ama gercek olay!). 25 yil evvel anlatilan bu hikayeyi Muzaffer Beyin badem ezmelerini yerken hatirliyorum, istiyorum ki bu acibadem kokusu ve hafif tat sursun ve kesilmeyeyim, su icmek icin durmadan bir.. iki… uc… dort….Saka degil, gercekten durmaksizin bir yeme istegi, “Badem ezmesi bir Saray gelenegidir, entellektuel birikim gerektirir” lafini hatirlatiyor bir arkadasimin, ayni zamanda bir Avusturyali eski mudurum Rasti’nin sarap tadanlarla ilgili hafif imali ve birazcik alayci yorumlari geliyor aklima 🙂
Cukulataya “Batirma” ise baska birsey. Icindeki kirilmis ve kavrulmus badem cok taze olunca sanki her isirikta patlayan parcaciklar. Cukulata tamamiyla katkisiz olunca yine aroma-burun ikilisi devreye giriyor. Hosuma giden nedir derseniz batirmada, sayet biri onunuze koca bir tabak dolusu batirma koydu ise, hele bir de yanina cay veya kahve, sohbet devam ede dursun 15 dakika sonra, koca tabakta en kucuk bir zerrenin kalma ihtimali yok. Korkunc kolay yenilen, bir kesilme duygusu vermeyen, buyuk cogunlugun addiction (muptela olma) dedigi birsey. Elinizi tabaga gorturmemek gibi hicbir sansiniz yok. Bu garip gorunumlu, parcaciklar her defasinda eriyip gidiyor, ancak arada cayinizdan veya kahvenizden yudum almayi unutmadan!!!